11 Kasım 2012 Pazar

NEFS


        Beklentilerle yaşanılanları kıyaslıyor sanırım nefs. İstediklerini almaya çalışıyor her gördüğünden yaşadığı durumdan. Sonuçları nedir? Neler doğurur sorgulamıyor. Hep onu kör etmeye çalışmak bundan geliyor sanırım görmesin, almasın, istemesin. Ağlamasın…
        Farkındalığı yüksek, üçüncü gözümüz olabilir mi öyleyse nefs? En acımasız yanımıza da tekabül edebiliyor ;  içimizdeki en BEN e eşit geliyor olabilir mi? Gizemi seviyor, yalan söylemekten korkuyor olabilir mi?
       Pek nefsimiz dediğimiz şey isteklerinin bu kadar peşinden giderken, doğrularını kovalarken biz neden onu kör etme gereği duyuyoruz? Onu kör ettiğimizde ödül bile alacağımızı düşünmek neden bu kadar sorgulama götürmüyor(?)
      Düşününce bizim günahlarımızı göz önüne seren tarafımız olabilir nefs. O istiyor biz değil. O yaptırıyor biz değil.
    Ya beyin?
    Hayatımız boyunca helebilmem  % … sını kullandığımız şey. Televizyonu ne kadar aptal kutusu olarak görüyorsakta elimizdeki masum kumandaya benzettiğimiz karmaşık yapı?
    Ya benlik dediğimiz şey.
    Hani uğruna bir ömür yaşadığımız.

28 Eylül 2009 Pazartesi

Kırmızı...



Çelişkili, hastalıklı bir göz…Baktığı her şeyi çürütür gibi ölüm yıldızları. Yakıp yıkmak hobisi. Var etmek korkutuyor artık onu. İstememiş daha sonraları kimse ölsün demişki görmeyeyim. Terk etmiş geçmişini. Ağlamış…. Ağladıkça körleşmiş, ağladıkça görmüş her şeyini daha iyi. İnanamamış varla yok orası varlığına gözlerinin. Uçurumlardan atmış kendini. Limon sıkacaklarına sokmuş ömrünü..İrdelemiş, kaybetmiş…YARDIM EDEN OLMAMIŞ…

Hayatının kuytu köyünde ölmüş yıllarca. Hep gitmesini beklemiş bedeninin geldiği yere.Uzun sürüyormuş, şaşmış buna.

-Nasıl olur?

-Bu kadar şans ?

-Komikliğiyle kendi bile dalga geçmiş, yapamamış.

Erken gitmeye karar vermiş. Her zamankine inat bir başkasına bırakmış ölümünü. Ölmeye başlamış şaşkınca. Yıllarca öldüren kendisi ölüyormuş sonunda sevinmiş buna ve üzülmüş aynı zamanda yıllarca taşıdığı bedene,ruha aslında hiç sahip olmadığını fark ederek. Her şey alt ve üst olmuş hayatında ama hep kendisiymiş alt olan. Düşünüyormuş şimdilerde kendini öldürmekte neden bu kadar zorlandığını var bile olmamış bedenini. ÜZÜLMÜŞ BUNU HİÇ DÜŞÜNMEMİŞ OLDUĞUNU DÜŞÜNEREK VE susmuş.Bir daha ağlamamış…



VAR OLABİLENLERE SEVGİLERİMLE….

ÖZGE….

9 Eylül 2009 Çarşamba

Sevgililerime Sevgilerle...



Özlemek tadında bir şeker verin bana sevgili büyüklerim…

Öğretin nasıl erir ağızda,nasıl kaybolur yavaş yavaş,bitince nasıl ağlanır,alıştırın,sevdirin bu durumu…

Mutlu ağlayışları var edin benimle siyah beyaz filmlerdekinden…köy kokusunda ekmeklerle doyurun hatırlayamadığım hayallerimi.Ellerimden tutarak tekrar götürün bakkala.Düşünce kalkmama izin verin kirlensin üstüm başım…Ellerimin toprağını gözümün değerli yaşlarını silmek için kullanayım..Güneş çatlatsın yüzümü..

Akşam olunca yıkasın annem beni uyuyayım derin rüyalarda…Dişimi yastığımın altına koymayı unutmayım..Diş perim geldin mi?

- Özledim seni..


- Bırak hediyemi,yeni hayaller.

- Git şimdi..

- Alışmayım sana!

Sevgililerim, kederlerim,gülüşüm sizler üzülmeyin… Sevgili olun sadece..Sevgili ile başlayan cümleler…

En sonunuza hep (…) konulsun sevgili cümlelerim…

Sevgilim diyemediğim sevgili insanlar,güzel şeyler hatırlatan yol kenarındaki en güçlü ağaç, elektrik telinde 1. sırayı kapmış olan kuşcağız, tümsekli yıpranmış topraktan yol, ve yırtık ayakkabılarım…Hep var olun içimde..Gerçek dünyamın renkleri olun.Beni bırakmayın…

Sevgilerle….

Sevgili Özgeniz….

24 Ağustos 2009 Pazartesi

İnsanlar her zaman bir şeyler yazmayı gerek görmezler.